Böcekler Gezegeni – Anne Svendrup-Thygeson

Böcekler hakkında zevkle okunabilecek bir kitap

Kitabevine girer girmez soluğu bilim köşesinde alırım. Yanlış anlamayın, popüler bilim kitaplarını birçoğunu okumuş değilim. Sadece neler var, bilim meraklıları bilime nereden ve nasıl erişiyor diye merakımdan. Üzücü ama, doktora döneminden sonra popüler bilim kitapları yerine daha çok makale okumaya başladım. Elime bir kitap almak istediğimde ise bilimden en uzak kitapları tercih ettim. Yani sabah akşam zaten bilim konuşuyoruz, yatağa girip gece lambayı yaktığım kutsal zamanda biraz da farklı şeyler okumak insanın içini açıyor.

Bilim köşesinde insanın ufkunu açacak dünya kadar kitap mevcut, son girdiğim kitabevinde onlarca kitap arasında bir kitaba kilitlendim ve alıp kasaya gitmem on saniye sürmedi. Bu kitabın ismi Böcekler Gezegeni (içerisinden böcek olan herhangi bir ürünü benim gibi birine satmak, lunaparkta bir çocuğa pamuk şeker satmak kadar kolaydır).

Bakınız böceklerle alaklı en ufak olayda yüzüm nasıl gülüyor. Sri lanka'da terkedilmiş bir termit yuvasıyla ben

Anne Svendrup-Thygeson adlı Norveçli doğa aşığı bir profesör kalem alırsa okuması da bize düşer tabii! Lafı çok uzatmadan gelelim kitap hakkında düşüncelerime. Öncelikle bu kitabı Türkçe okudum. Koç Üniversitesi yayınlarına ait bu kitabın dili oldukça hafif olsa da böcekler hakkında dilimiz oldukça zayıf. Bu açıdan İngilizcesini çok daha rahat okuyacağımı düşünmeden edemedim. Diğer açıdan bakarsak, Türkçe böcek diline hakim olmak için iyi bir pratik diyebiliriz.

Anne (yazardan bahsediyorum, annemi bu işe karıştırmayın!) benim kadar olmasa da oldukça esprili biri. Böcekleri sevdirmeyi kafaya takmış, hem bilimsel çalışmalar yapıp hem popüler bir bilim kitabı yazmak zor iş ve takdire şayan! (Eyyy Türkiye’deki profesörler, siz de biraz popüler kitaplar yazsanız da okusak, moleküler biyologlar için diyorum tabii).

Kitabı okurken ağlattım, büzüştürdüm, altını çizdim, notlar aldım, sayfaları buruşturdum. Çoğu kitabı aslında bu kadar haşin okumuyorum o yüzden aklınızdan “Kaan’a kitap emanet edilmez, bu kitap için kesilen ağaçlar gorse yas tutardı” demeyin, emanate iyi bakarım ve güzel kitaplarınıza talibim.

Kitapların sinir sistemi yok, acıyı hissedemezler. O yüzden linçlemeyin lütfen.

Kitaba gelirsek, benim gibi bir bilim aşığı için oldukça güzel bir kitap. Fakat işim gücüm böcekler hakkında yazıp çizmek olduğundan dolayı kitabın zaten yüzde yetmişlik kısmını biliyordum diyebilirim. Fakat geriye kalan kısmı oldukça ilgi çekiciydi ve önümüzdeki dönemlerde bu bilgilerden güzel videolar ve paylaşımlar çıkartırım diye düşünüyorum. Kitabı eleştirmem gerekirse, tam hikaye sararken birden bitiyor ve yeni bir hikayeye geçiyor. Yani böcekler hakkında birçok bilgiyi derlerken biraz yüzeysel kalmış demek yanlış olmaz. Bana sorsaydı keşke, favori böceklerimin listesini gönderir sayfalarca bahsetmesini rica ederdim. Olsun Anne (yazar olan), gene de çok sevdim yaptığın işi.

Kitabın özeti

Kısaca bahsetmem gerekirse bu kitap böceklerin Dünyamız asıl hakimi olmamızla başlıyor. Dinozorlardan bile kadim bu canlı grubu milyonlarca yıldır altı ayaklarıyla fıtı fıtı yaşayıp duruyorlar. Aramızda kalsın ama bu böcekler bizi bile gömer (yayalım, kesin bilgi).

Kitap daha sonra okuyuculara değişik böcek türlerinden bahsediyor, en büyüğünden en küçüğüne, en zor koşullarda yaşayanından en uzun süre hayatta kalanına birçok EN bilgisi mevcut.

Benim en çok ilgimi çeken bölümleri ölmüş ağaçlar içerisinden yaşayan böceklerin hayatı, küresel ısınmanın böcekler üzerindeki etkileri ve insanların böcekleri yüzyıllardır ne amaçlarla kullandıkları.

Böcekler hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir ŞAPŞİK, hatta ve hatta örümcekleri böcek sanan bir ŞAŞKALOZ okusa bile bu kitabı anlar ve bira ortamlarında anlatacak dünya kadar bilgi toplar.

Çok ilginç bir bilgiyle yazımı sonlandırıyorum. Böcekler olmasa Mozart’tan tutun Galileo Galilei’nin Ay ve Güneş çizimlerine kadar birçok bilginin günümüze aktarılamayacağını biliyor muydunuz? Hayır efendim, böcekler katiplik yaptığından dolayı değil! Mazı arısı denen bir böcekten üretilen mürekkep sayesinde bu dokümanlar yüzyıllar boyunca saklanıp günümüze kadar ulaşmışlar, inanılmaz değil mi?

Eh geldik mi yazının sonuna, beğendiyseniz bir kalbinizi ve yorumunuzu alırım. Hepinize sonsuz sevgiler, sevgiyle kalın.